Ay: Aralık 2024

  • Gazeteci Gürses için ev hapsi kararı!

    Gazeteci Gürses için ev hapsi kararı!

    YouTube kanalındaki programda sarf ettiği sözler gerekçe gösterilerek gözaltına alınan gazeteci Özlem Gürses hakkında ev hapsi kararı verildi.

    Hakkında kendisine ait Youtube kanalında sarf ettiği sözler nedeniyle re’sen soruşturma başlatan ve gözaltına alınan gazeteci Özlem Gürses’in tutuklanması talep edildi

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, gazeteci Özlem Gürses’in Youtube hesabından yaptığı açıklamalarla Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) hakkında ’terör örgütü’ benzetmesi yaptığı iddiasıyla “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçundan soruşturma başlattı.

    Soruşturma çerçevesinde Ankara’da gözaltına alınan Gürses, İstanbul’a getirildi.

    Gürses, emniyetteki ifadesinin ardından Çağlayan Adliyesi’ne sevk edildi. Adliyede ifadesi tamamlanan Gürses, tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi.

    Mahkeme Gürses hakkında ev hapsi kararı verdi.

    İFADESİNDE NELER SÖYLEDİ?
    Gürses, savcılıkta verdiği ifadede, terör iltisaklı suçlamayla gözaltına alınmasının şaşkınlığını yaşadığını belirtti. Gürses, “Benim dedemin dedesi Çanakkale şehididir. Kendi dedem havacı albaydır. Ben, devletini ve ülkesini seven, cumhuriyetçi, Atatürkçü bir aile kültürü ile büyüdüm.” ifadesini kullandı.

    Her gün 17.00 ila 18.00 saatlerinde kendisine ait YouTube kanalında haber yayınları yaptığını anlatan Gürses, söz konusu yayındaki yaklaşık 8 saniyelik bölümün seçilerek sosyal medyada kendisi hakkında linç kampanyası başlatıldığını öne sürdü.

    Gürses, ifadesinde, TSK ve Mehmetçiği bir terör örgütü ile ilişkilendirmesinin söz konusu olamayacağını, böyle bir şeyi aklından bile geçirmeyeceğini kaydetti.

    Yayınının tamamı izlendiğinde asıl anlatmak istediğinin üzerine atılı suçlamayla ilgisi olmadığının ortaya çıkacağını savunan Gürses, ifadesine şöyle devam etti:

    “Hatta tam tersi, Suriye’deki kuzey koridorunun IŞİD kontrolünden TSK ve SMO tarafından ele geçirilerek terör örgütü olan IŞİD’den temizlendiğini ifade etmektedir. Yayında bu cümleleri kullanırken harita üzerinden de göstermeye çalıştım. Bunu yaparken anlatmak istediğim şeyler havada kalmış veya iki cümleyi birbirine bağlarken bir yanlış anlaşılma olmuş olabilir. Burada dil sürçmesi veya cümleleri birbirine eksik bağlamış olabilirim. Kesinlikle TSK’yı bir terör örgütüyle bağlantılıymış gibi göstermek istemem ve istemedim. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Yanlış anlaşılmamdan dolayı da çok üzgünüm.”

  • Tüm Bel-Sen’den Bayraklı Belediyesi’ne ‘sığınmaevi’ tepkisi!

    Tüm Bel-Sen’den Bayraklı Belediyesi’ne ‘sığınmaevi’ tepkisi!

    Bayraklı Belediyesi’nin kadın müdürlüğü ve sığınma evini kapattığını ileri süren Tüm Bel-Sen’ Önce kadınlardan ve çocuklardan mı vazgeçilecek?’ sorusunu sordu.

    KESK Tüm Bel-Sen İzmir 1 ve 2 Nolu Şube Kadın Komisyonları, Bayraklı Belediyesi’nin Kadın Müdürlüğü’nün ve sığınma evinin kapatıldığını ileri sürdü..

    Açıklamada tasarruf adı altında veya başka gerekçeler sığınma evlerinin kapatılmasının kabul edilemez olduğu ifade edildi.

    Açıklama şu şekilde:

    Önce Kadınlardan ve Çocuklardan mı Vazgeçilecek?

    Hemen her gün en az bir kadının öldürüldüğü, binlercesinin şiddete uğradığı koşullarda, Kentimizde, Bayraklı Belediyesi’nde Kadın Müdürlüğü’nün ve sığınma evinin maalesef kapatıldığını öğrenmiş bulunmaktayız.

    İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Çiğli Belediyesi’nde de kadın, çocuk ve engelli müdürlüklerinde bu alanlarda uzun yıllardır hak temelli mücadele veren çalışanların görev yerlerinin değiştirilmesi, psikolog, sosyolog ve sosyal çalışmacıların başka müdürlüklere gönderilmesi, pasifleştirilmesi; ayrıca kadın dayanışma merkezleri ve eşitlik birimlerinin işlevsizleştirilmesi sebebiyle kentimizde hak temelli politikalarda güç kaybedilmektedir.

    Yerel yönetim emekçilerinin bir üst yazı ile kendilerine sorulmaksızın emek verdikleri alandan alınarak farklı birimlerde görevlendirilmesi, meslek elemanlarının alanla kurdukları bağlarının görmezden gelinmesi hem hizmet alan halka hem de yerel yönetim emekçilerine yapılan büyük bir haksızlıktır.

    Kentlerde, yurttaşların ihtiyaçlarını belirleyerek politika geliştirme ve hizmetleri sunma olanağına en fazla sahip kurum olan belediyeler; eşitsizliğe karşı mücadelede, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında, mevcut eşitsizliklerin giderilmesinde de en etkin kurumlardır.

    Çocuklar için koruyucu önleyici politikalar baz alınarak verilen eğitimde kapsayıcılığı sağlayan faaliyetlerin azaltılması, kadınların kendilerini güvende hissetmediği bu coğrafyada, kadına yönelik şiddetle mücadele ve eşitlik çalışmaları kapsamındaki sığınma evlerinin kapatılmaya başlanması, kadın dayanışma merkezlerinin içinin boşaltılması kabul edilemez.

    Kadınların, çocukların, engelli bireylerin ve diğer tüm ezilen kesimlerin devlet politikaları tarafından görmezden gelindiği bu dönemde, yerel yönetimlerin sosyal belediyecilik kavramının içinin boşaltıldığı, halkın sosyal ve ekonomik yönden ihtiyaçlı olan kesimlerine sunduğu hak temelli hizmetlerin tasarruf adı altında veya başka gerekçeler ile azaltıldığı hiçbir politika kabul edilemez.

    egedesonsöz

  • SMA Hastası İkbal’in Annesinden Yardım Çağrısı: “Yardımları Babaya Vermeyin”

    SMA Hastası İkbal’in Annesinden Yardım Çağrısı: “Yardımları Babaya Vermeyin”

    SMA hastası küçük İkbal’in annesi Hatice Kardeş, uzun süredir eşinin sorumsuz davranışları nedeniyle zorlu bir mücadele veriyor. İddialara göre, baba Umut Kardeş, anne Hatice ve kızını evden kovdu. Hatice Kardeş, yaşadığı durumu Adana Cumhuriyet Savcılığı’na taşıdı. İzmir Valiliği’nin de konuya ilişkin soruşturma başlatması bekleniyor.

    Hatice Kardeş, kızının tedavi sürecine destek olabilmek için çabalarken, eşinin topladığı yardımları kişisel harcamalarında kullandığını öne sürdü. Kamuoyuna çağrıda bulunan anne Kardeş, “Kızımın hayatı için herkes elinden geleni yapıyor. Ancak babası, yardımları kendi keyfi için harcıyor. Tek ricam, İkbal’in Valilik onaylı resmi bağış hesabı dışında hiçbir şekilde babaya para verilmemesidir. Kumbaralar da dahil olmak üzere yardımları doğrudan belirlediğimiz gönüllülere ulaştırın” ifadelerini kullandı.

    Anne Hatice Kardeş’in suç duyurusu sonrası Adana Cumhuriyet Savcılığı olayla ilgili inceleme başlatırken, sosyal medyada da küçük İkbal için destek çağrıları büyüyor. Sosyal medya kullanıcıları, yardım kampanyalarına katkı sağlanmasını ve yardımların doğru adreslere ulaştırılması için dikkatli olunmasını istiyor.

    Destek İçin Halkın Duyarlılığı Önemli
    Küçük İkbal’in sağlığına kavuşabilmesi için gerekli tedavi sürecinin hızlandırılması adına, yardım kampanyalarının doğru şekilde yönetilmesi büyük önem taşıyor. İzmir Valiliği’nin olaya ilişkin başlatacağı incelemeler de sürecin ilerlemesine katkı sağlayabilir.

    (Torbalı Güncel)

  • İzmir Büyükşehir Belediyesi Örnekköy’de Yeni Mezarlık Alanı Oluşturuyor

    İzmir Büyükşehir Belediyesi Örnekköy’de Yeni Mezarlık Alanı Oluşturuyor

    İzmir Büyükşehir Belediyesi, kentin artan mezarlık ihtiyacını karşılamak amacıyla Karşıyaka Örnekköy Mahallesi’nde 55 bin 800 metrekarelik bir alanda yeni bir mezarlık alanı oluşturuyor. Toplam 360 milyon liralık yatırımla hayata geçirilen proje, 7 bin 742 gömü kapasitesine sahip olacak. Bunun 7 bin 542’si “birinci derece akrabalar için” çift katlı olarak hazırlanıyor.

    Yeni mezarlığın 2025 yılının ilk çeyreğinde hizmete açılması planlanıyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi Yapı İşleri Dairesi Başkanı Onur Açık, metropol bölgelerde yeni mezarlık alanı bulmanın zorluğuna dikkat çekerek, “Sınırlı alanlar nedeniyle projede çift katlı lahit uygulamasına öncelik verdik. Böylece alan tasarrufu sağlıyoruz. İzmir’e yeni mezarlık alanları kazandırmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi.

    İzmir Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Dairesi Başkanı Ali Kemal Elitaş ise kentte her ay ortalama 3 bin kişinin hayatını kaybettiğini belirterek, yeni mezarlıkların gerekliliğine vurgu yaptı. Elitaş, “Örnekköy Mezarlığı, kentin önemli bir ihtiyacını karşılayacak. Karşıyaka’da yaşayan yurttaşlarımızın aile kabri taleplerine yanıt vereceğiz. Peyzaj düzenlemeleri ve yaya yollarıyla, vatandaşlarımızın huzur içinde kabir ziyaretlerini gerçekleştirebileceği bir alan oluşturuyoruz” diye konuştu.

    Bu proje, artan nüfus yoğunluğunu göz önünde bulunduran İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, kentin mezarlık ihtiyacını karşılamak için sürdürdüğü çalışmaların önemli bir parçası olarak dikkat çekiyor.

     

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan açıklamalar

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan açıklamalar

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Grand Yazıcı Clup Turban Otel’de gerçekleştirilen STK Temsilcileriyle Buluşma programında konuştu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

    “85 MİLYONLUK DEVASA BİR AİLEYİZ”
    Bizim siyaset felsefemizde ayrımcılık asla yoktur. Etnik kökeni, dünya görüşü sandıktaki tercihi ne olursa olsun 85 milyonun her bir ferdi bizim öz be öz kardeşimiz, canımızın bir parçasıdır. 85 milyonluk devasa büyük aileyiz. Vatanımız, bayrağımız, istiklal marşımız, mazimiz, istikbalimiz birdir. Allah’ın izniyle bunu değiştirmeye kimsenin gücü yetmez.

    “NİCE KOÇYİĞİTLER TOPRAĞA DÜŞTÜ”

    Bu ülkenin yakın geçmişinde gerçekten büyük acılar yaşandı. Milletin tercihleri yok sayıldı. Milli iradeye darbe vuruldu. Gençlerimizi sokak olaylarında kurban verdik. 40 yıllık terörle mücadelemizde nice koçyiğit ömrünün baharında iken toprağa düştü. Maraş ve Çorum olaylarında insanımızı birbirine kırdırdılar. Sermayenin renklere ayrıldığı, baskıların, tehditlerin, insanların fişlendiği olağanüstü dönemler yaşandı. Kürt kardeşlerimiz bir tarafta terör örgütünün diğer tarafta dikta heveslisinin cenderesine sıkıştırıldı. Kılık kıyafetinden, dış görünüşünden dolayı insanlarımız ayrımcılığa maruz kaldı.

    “ÜLKEMİZİ BÜYÜKLÜĞE KAVUŞTURDUK”

    Alevi-Bektaşi vatandaşlarımız kimliklerini korkusuzca dile getiremiyordu. Başörtülü kızlarımızın en temel hakları keyfi sebeplerle gasp edilmiş, kısıtlanmıştı. Kerameti kendinden menkul seçkinler mutlu hayat sürüyordu. Bunun gibi sayısız zorluk, sınamayla karşılaştık. Allah’a hamdolsun bunların neredeyse tamamını artık geride bıraktık. Türkiye’yi son 22 yılda tekrar ayağa kaldırdık. 2002’de 230 milyar dolar ekonomik büyüklüğü olan ülkemizi geçen sene 1 trilyon 130 milyar dolarlık büyüklüğe kavuşturduk.

    “UMULMADIK BAŞARILARA İMZA ATTIK”

    İhracatımızı 36 milyar dolardan aldık, 261 milyar doların üzerine çıkardık. Ayrıca bizden önce hayal dahi edilemeyen nice önemli reformu, hak ve özgürlük hamlesini, sabır, azim ve kararlılıkla hayata geçirdik. Türkiye’yi güven ve istikrarla uyum içinde birlik, beraberlik, kardeşlik içinde hamdolsun bugünlere getirdik. Yapılanları objektif olarak değerlendiren her bir insanımızın ülkemizin kat ettiği büyük mesafeyi tasdik ve takdir ediyor. Ekonomi, diplomasi, ticaret, turizm, savunma, sağlıkta hasılı aklınıza gelebilecek her alanda gerçekten hiç umulmadık başarılara imza attık.

    “DARBE ANAYASASINDAN KURTULMAMIZ ŞART”

    Hayatın dinamizmi içerisinde beklentiler ve talepler de dönüşmektedir. Dünya değiştikçe insanın aynı kalması fıtrata aykırı durumdur. Siyasetin görevi sorulara ve sorunlara makul cevaplar üretmek, halktaki değişim iradesini doğru enstrümanlarla yönetmektir. Türkiye gibi demokrasisi 42 yıl önce yapılmış darbe anayasasıyla malul olan ülkelerde değişimi yönetmek çok daha çetrefillidir. Bunun için Türkiye’nin darbe anayasası kamburundan kurtulmasının şart olduğunu ısrarla dile getiriyoruz. Bu çağrıyı da muhalefetin iddia ettiği gibi gündem kaygısından değil tam aksine ülkemizin yeni anayasa ihtiyacını gördüğümüz için yapıyoruz.

    “YENİ ANAYASA TÜRKİYE İÇİN LÜKS DEĞİL”

    Muhalefet sorunun katlanarak büyümesi için elinden geleni ardına koymuyor. Ülkenin herhangi meselesinde önerileri var mı? Yok. İstemezükten başka lügatlarında gelime var mı? O da yok. Aman Ali Rıza Bey adımızın tadı kaçması modunda son derece konforlu alanda siyasetçilik oynuyorlar. Mızıkçılık yaparak, işi yokuşa sürerek, kaçarak bu ülkeye hizmet edilir mi? Muhalefet demek her şeye karşı çıkmak, her şeye itiraz etmek midir? Muhalefet samimi çağrılarımıza kulak tıkasa da siviller eliyle yapılmış demokratik, kuşatıcı, özgürlükçü anayasa ihtiyacımız var. Yeni anayasa Türkiye için lüks değil, çok kalmış bir ihtiyaçtır.

    “İLK 4 MADDE TARTIŞMAMIZ YOK”

    Meclisimizdeki partilerin çoğunun ilk 4 madde başta olmak üzere hemfikir olduğunu memnuniyetle müşahede ediyoruz. AK Parti’nin yeni anayasa iradesi güçlüdür, dinamiktir. 28. dönemde Meclis’in kendisinden bekleneni özellikle yerine getirmesini ümit ve arzu ediyoruz. Böylece evlatlarımıza özgür, müreffeh, güçlü bir ülke bırakma ülkümüze biraz daha yaklaşmış olacağız. Muğla’ın iş dünyası, sivil toplum, kanaat önderleriyle bizim yanımızda olması çok önemlidir.

    “MUHALEFET SORUN ÇÖZMÜYOR”

    Muğla Akdeniz’le Ege’yi ve İç Anadolu’yu birleştiren konumuyla ülkemizdeki her ferdin hayallerini süsleyen bir yerdir. Bütün avantajlarına rağmen Muğla yerel yönetimler boyutunda maalesef hak ettiği ilgiyi görmüyor. Muhalefetin siyasi meselelerdeki lakayt tavrı, yerel yönetimlerle ilgili konulara da sirayet ediyor. Sorun çözmek, milletin sıkıntılarını ortadan kaldırma gibi dertleri yok. Polemiklere harcadığı enerjiyi şehirlerine hizmete ayırsalar inanın şehirlerimiz çok farklı yerlerde olurdu.

    “HİÇBİR ADIM ATMIYORLAR”

    Her yıl Muğla ve Bodrum yaklaşık 1,5 milyon misafir ağırlıyor. Ülkemizin turizmdeki hedefleri büyüdükçe buralara gelen yerli ve yabancı ziyaretçi sayısı doğal olarak artıyor. Turizmde hedefimiz 60 milyon ziyaretçi. Biz turizmde gaza basarken yerel yönetimlerde bir atalet; hatta sabotaja varan duyarsızlık görüyoruz. Turizmden ciddi gelir elde ediyorlar, iş altyapı, üstyapı adımlarına gelince hiçbir adım atmıyorlar.

    “İZMİR KÖRFEZİNDE CANLI YAŞAMIYOR”

    Bodrum olmak üzere Muğla’nın birçok ilçesinde içme suyu sıkıntısı çekiliyor. Bu asırda bu zamanda! Ancak görevi içme suyu sorununu çözmek olanlar sorunu görmezden, duymazdan geliyorlar. İstanbul gibi şehrin belediye başkanlığını yapmış kardeşiniz olarak, çöp, çukur, çamur, susuzluk bunları yaşayan bir İstanbul devralmıştım. Orada bütün bu sorunları 1 yıl içerisinde sildik, süpürdük. Şimdi aynı durum maalesef Muğla’da var. Kirlilik sebebiyle neredeyse canlının yaşamadığı İzmir Körfezi’nde aynı şeyler geçerli.

    “SORUNU ÇÖZMEK DSİ’NİN GÖREVİ DEĞİL”

    Eser ve hizmet siyasetiyle temayüz etmek yerine korkuları körükleyerek, ideolojik belediyecilik yaparak beceriksizliklerini örtmeye çalışıyorlar. Su sorununu çözmek DSİ’nin görevi değildir. Su sorununu çözmek büyükşehirlerde büyükşehir belediyelerinin görevidir. Sorunu ben yaşadığım için söylüyorum. İstanbul’u susuzluktan aldık, kısa zaman içerisinde sorunu çözdük. Şimdi CHP’nin büyükşehir belediyelerine bakın. Acaba bu sorunları çözdüler mi? Böyle bir dertleri var mı? Muğla büyükşehirde su sorunu niçin çözülmez? Aynı durum Van’da vardı. Van’da Veysel Bey bakan olduğu zaman baktık ki Van maalesef su sorununu çözemiyor Veysel Bey’e dedim ki ‘Burada yaşayanlar bizim insanımız, yatırımı yap ve Van’ın su sorununu DSİ ile çözelim’. Van’ın su sorununu o zaman DSİ ile çözdük.

    “MUĞLA’NIN SU SORUNUNU ÇÖZECEĞİZ”

    Muğla’nın, Bodrum’un içme suyu sorununu çözmek için kolları sıvadık. Muğla’nın içme suyu ihtiyacını inşallah karşılayacağız. 7,6 milyar lira maliyeti olan proje ile yıllık 7,32 milyon metreküp içme suyu depolama ve günlük arıtma tesisi ve 12,3 kilometresi tünel olan toplam 80 kilometrelik isale hattını devreye alacağız. Bodrum Barajı’nın proje çalışmalarını da seneye başlatıyoruz. Bodrum’un içme suyu meselesine inşallah merhem olacağız.

    “YILGINLIĞA PRİM VERMEYECEĞİZ”

    Bodrum-Yalıkavak yolunun kalan kilometresinin ihalesini yaptık, inşallah seneye onu da bitiriyoruz. Söğüt-Seydikemer yolunun 20 kilometresini bölünmüş yol olarak tamamladık. Seydikemer-Kalkan yolunun 12 kilometresini tamamladık, kalan kısmı ile çalışmalarımız sürüyor. Marmaris-Datça yolunun 50 kilometresini bitirdik. Biz yorgunluğa hız kesmeden, yılgınlığa prim vermeden hem Muğla’yı hem diğer 80 vilayetimizi kalkındırmaya devam edeceğiz. Rabbim yâr ve yardımcımız olsun diyorum.