Ay: Temmuz 2024

  • Yaklaşık 90 bin kişinin SGK’sı iptal edildi! İşte nedeni…

    Yaklaşık 90 bin kişinin SGK’sı iptal edildi! İşte nedeni…

  • Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek enflasyon düşüşünü hissetmeye başladık

    Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek enflasyon düşüşünü hissetmeye başladık

    Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, Habertürk ve BloombergHT ortak yayınında Ciner Medya Grubu Ankara Temsilcisi Fevzi Çakır’ın sorularını yanıtladı. Bakan Şimşek Türkiye’nin gri listeden çıkmasına yönelik “Bizi listede tutan ana faktör uygulamada etkinlikti.

    Türkiye’nin bu listeden çıkması hem ülkemizin itibarı, hem de finansal sisteme olan güven açısından çok önemli” dedi. Bakan Şimşek EYT’ye yönelik “Yıllık maliyeti 724 milyar TL. Milli gelirin yüzde 2’sine yakın bir rakamdan bahsediyoruz” ifadelerini kullandı. “Vatandaşımız enflasyon düşüşünü hissetmeye başlayacak” diyen Şimşek “Bizim tek bir amacımız var, refah artışı. Programın tek önceliği var, sürdürülebilir yüksek büyüme ve bunun yaratacağı refah.

    Gelecek sene çok farklı bir noktada olacağız” diye konuştu. Bakan Şimşek vergi paketine yönelik “Piyasada üzerine tartışılan paket, kapsam itibarıyla bizim süzgecimizden geçmiş bir paket değildi. Bütün gelen önerilerin bir şekilde toparlandığı bir metin piyasada dolaşıyor” dedi

    şte Bakan Şimşek’in konuşmasından öne çıkanlar;

    GRİ LİSTEDEN NASIL ÇIKILDI?

    Gri listeden çıkışta en önemli konu uygulamada etkinlikti.

    Gri listeye girmek kolay, çıkmak zor. Daha yeni Monako’yu bu listeye aldılar. Avrupa Birliği üyesi olup da bu listeden çıkamayan ülkeler de var Bulgaristan gibi…

    Bu bir ekip çalışması. Yalnızca Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın çalışması değil.

    Batının önde gelen bütün Maliye bakanlarıyla bu konuyu konuştum. Hatta OECD’ye bir mektup dahi yazdık.

    Bizi listede tutan ana faktör uygulamada etkinlikti. Bunu ekip çalışması ile başardık. Tabii ki yurt dışında faaliyet gösteren vatandaşlarımız bu listede olmanın sonuçlarını çok iyi bilirler. Türkiye’nin bu listeden çıkması hem ülkemizin itibarı, hem de finansal sisteme olan güven açısından çok önemli.

    “SON AYLARDA KAYNAK GİRİŞİ ÇOK GÜÇLÜ OLDU, ŞU ANDA NASIL YÖNETİRİZ ONUNLA UĞRAŞIYORUZ”

    Son aylarda kaynak girişi çok güçlü oldu. Şu anda bu kaynak girişini nasıl yönetiriz onunla uğraşıyoruz. Giren kaynak karşılığında TL basıyoruz. O da dezenflasyon sürecini tehdit ediyordu. 78 milyar dolar civarına ulaştı. Türkiye finans tarihinde eşi benzeri görülmemiş. Bunun önemli bir kısmı yurtiçindeki mevduat sahibi vatandaşlarımızın TL tercihi. Bir kısmı da dış kaynak.

    IMF nezdinde arzulanan seviyeye neredeyse vardık.

    Esas olan, biz yurtiçi bankalarla olan swapları ciddi bir şekilde azalttık. Bankalardan aldığımız swapları vadeleri doldukça kapatıyoruz.

    Mart sonunda -60 milyar dolar civarına inmişken rezervimiz şu anda 12 milyar dolar civarına çıkmış durumda.

    Türkiye’de hala enflasyon nispeten yüksek. Biz enflasyonu düşürdükçe kurda nominal bazda oynama azaldı. Bizim esas hedefimiz enflasyonu kalıcı şekilde düşürerek enflasyonda nominal bazda istikrar sağlamak ancak bunun için henüz erken.

    “FON AKIŞI SON DERECE GÜÇLÜ”

    Fon akışı dediğim gibi son derece güçlü. Bu olumlu yansır. İkincil olarak finansal sisteme olan güven çok önemli.

    Birçok temsilcinin yerinde inceleme için Türkiye’ye geldiği bir süreç yaşadık. Ben kendilerine dedim. Türkiye listeden çıksa da çıkmasa da biz terörün finansmanı ile mücadeleyi öncelik haline getireceğiz. Onunla en güçlü şekilde mücadele edeceğiz. Nitekim oy birliği ile Türkiye listeden çıkartıldı. Tek bir ülkenin itirazı olmadı. Komşumuz Yunanistan’ın temsilcisi bile geldi “Biz sizi güçlü bir şekilde destekliyoruz” dedi.

    Programı yurt içi ve yurt dışında birçok kesime anlatıyoruz. Bunu yaparken basit bir şema yaptık.

    Başlangıç uluslararası normlara uygun kurala dayalı rasyonen politikalar. Bu beraberinde yatırımcı güvenini getiriyor. Türk Lirası fonlara güveni artırıyor yurt içinden ve yurt dışından.

    Bu da beraberinde reel kurda denge ve istikrarı getiriyor. Bu da beraberinde dezenflasyonu getiriyor. Bu programın özünde dengesizliklerin giderilmesi var. Geçen sene bu dönemde Türkiye’nin şu veya bu sebeplerle biriktirdiği dengesizlikler vardı. 12 aylık cari açık 57 milyar dolardı

    Milli gelire oranı yüzde 6 civarındaydı. Bu sene yüzde 2 – 2,5’a inmiş olacak.

    “EYT’NİN MALİYETİ 724 MİLYAR TL”

    Küçümsemeyin, geçen sene muhalefetin popülist iteklemesi ile seçim sürecinde EYT hayata geçirildi. Bu sene yıllık maliyeti 724 milyar TL. Milli gelirin yüzde 2’sine yakın bir rakamdan bahsediyoruz.

    AK Parti hükümetlerinde ortalama açık yüzde 4 olmuş. Biz bunu bu sene bunun altına çekmek istiyoruz. Önümüzdeki süreçte de yüzde 3’ün altına çekmek istiyoruz.

    Gelecek sene bütçe açığını milli gelire oranla yüzde 3’ün altına çekeceğiz. Ancak daha kat edeceğimiz yol var.

    “BUGÜNDEN İTİBAREN ŞİRLETİN KKM’DEKİ VERGİ AVANTAJI SONA ERİYOR”

    Enflasyonun da cari açığın da ana kaynağı. Geçen sene Türkiye ikinci çeyrekte yüzde 4 büyüdü. Fakat bu büyüme denge itibarıyla sorun içeriyordu. Net ihracatın katkısı -10 puandı. Bu tür büyüme aşırı ısınma yarattı.

    Bu sene net ihracatın etkisi pozitife geçti. Dış talep hala zayıf ancak biz ihracatı önceliklendirdik. İç talepte bir yumuşama oldu 10 puandan 4 puana geriledi. Kaliteli, dengeli bir büyüme var. Bu da aşırı ısınmanın önüne geçiyor.

    KKM geçen sene zirvede 144 milyar dolara çıkmıştı şu anda 64 milyar dolara indi. 44 haftadır KKM’de kesintisiz düşüş var. Bu para politikasının çalışmasının etkinliğini azaltan bir faktördü. Biz bunu giderek sorun olmaktan çıkartıyoruz.

    Bugünden itibaren şirketlerin KKM’deki vergi avantajı sona eriyor. Yine bireyler açısından KKM’den kazanılan faiz gelirleri de vergiye tabi olacak. Dolayısıyla buradan çıkış hızlanacak.

    “VATANDAŞIMIZ ENFLASYONDAKİ DÜŞÜŞÜ HİSSETMEYE BAŞLAYACAK”

    Vatandaşımız enflasyon düşüşünü hissetmeye başlayacak. Aslında hissediyor. Her sene ortalama 690 bin vatandaşımıza istihdam sağlamışız. Bu olmadan ekonomide refah olmaz. Mayıs ayında baktığınız zaman enflasyon yükseldi diyebilirsiniz Yüzde 75,5’luk bir enflasyon. Fakat o 12 aylık enflasyon. Piyasa 24 ay içerisinde enflasyon yüzde 20’ye düşecek diyor. Biz ise bu sene sonunda en kötü ihtimalle Merkez Bankası 38 olur ancak 42’ye kadar yolu var diyor. Önemli olan bu sene sonunda 40 civarına düşmesidir.

    Bizim için hedefe en yakın nokta olan 42’nin altına düşmesidir. Yüzde 75’ten ciddi bir yavaşlama ifade ediyor. Aylık bazda yüzde 2’leri konuşacağız. O zaman alım gücünün, ücret artışlarının hissedileceği bir döneme gireceğiz.

    O zaman alım gücü hızlı bir şekilde erimeyecek. Vatandaş istihdam boyutuyla hissetti. Alım gücüyle de hissedecek.

    Kurda istikrar da çok önemli. Kurda göreceli bir istikrar sağlanması da vatandaşa yansıyacak.

    Geçen sene enflasyonu yukarıya taşıyan olağanüstü faktörler var. Ağırlıklı olarak deprem üzerinden.

    Biz bu sene bu mali etkiyi aşağıya çekeceğiz. Dolayısıyla enflasyondaki düşüş kalıcı olacak. Depremin etkisi ile inşaat malzemelerinde ve büyük şehirdeki kiralarda ciddi artışlar oldu. Bu sene buna gerek yok. Bu sene bir KDV artışı söz konusu değil. Enflasyonu artıracak bir artış söz konusu değil vergide.

    Şimdi diyecekler ki Temmuz ayında artış yaşanacak.Bunu söyleyen muhalefet popülizm yapıyor. Ama biz devlet yönetiyoruz. Biz bütçe yönetiyoruz. Biz popülist baskılara boyun eğmeyeceğiz.

    Sanki yoktan bir kaynak var edeceğiz psikolojisine girmemek lazım. O Allah’a mahsustur. Bizim tek bir amacımız var, refah artışı. Programın tek önceliği var, sürdürülebilir yüksek büyüme ve bunun yaratacağı refah. Gelecek sene çok farklı bir noktada olacağız.

    Biz daha çok kayıtdışıyla mücadele ve kazandığı halde vergiyi vermekten imtina eden kesimlerle mücadele edeceğiz.

    “EVET KOLAY BİR SÜREÇ DEĞİL ANCAK EKONOMİ YÖNETİMİ OLARAK KALICI İYİLEŞME PEŞİNDEYİZ”

    Türkiye’nin risk primi geçen sene 700 BP civarıydı şu anda 200 Baz puan civarında. Türkiye gelişmekte olan ülkelere göre 10 kat daha riskini azaltmış

    Zor bir coğrafyada yaşıyoruz. Her tarafımızda sorunlar var. Bünyemizi sağlamlaştırmamız lazım.

    Vatandaşımız bize inansın çünkü biz vatandaşımızın, ülkemizin potansiyeline inanıyorız.

    Evet kolay bir süreç değil. Bizler sihirbaz değiliz. Ekonomi yönetimi olarak biz kalıcı iyileşme peşindeyiz.

    “POLONYA HARİÇ GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER ARASINDA EN YÜKSEK ASGARİ ÜCRET BİZDE”

    Son 20 yılda Türkiye’de asgari ücreti reel olarak yüzde 5,5 artırmışız. Türkiye’nin reel büyümesi ise yüzde 5,4. 90’lı yıllarda 100 dolar civarında kalan asgari ücrette AK Parti döneminde dolar bazında ciddi bir artış var.

    Asgari ücret artışı yüzde 49. İlk 6 aydaki enflasyon yüzde 20’lerde olacak. Yıl sonunda da MB’nin üst bandı yüzde 42. Böyle dahi kalsa büyümeden daha fazla bir asgari ücret karşılığına tekabül ediyor.

    Asya’daki ülkelere, Endonezya, Filipinler, Tayland’a bakın, bir de Latin Amerika, Brezilya, Şili, Kolombiya, Avrupa’da Bulgaristan, Macaristan, ile karşılaştırın. Polonya hariç, gelişmekte olan ülkeler arasında en yüksek asgari ücret bizde. Türkiye’de asgari ücret düşük değildir!

    “GEÇİM SORUNU TABİİ Kİ VAR, KOLAY DEĞİL ANCAK REFAHI ARTIRACAĞIZ”

    Geçim sorunu var mı? Tabii ki olacak, kolay değil. Ancak biz refahı artıracağız.

    İşletmelerimiz, şirketlerimiz tabii ki bunun çok üzerinde verebiliyorsa verebilmeli. Biz asgari ücreti vergi dışı bırakmışız. Bu sene bütçeye maliyeti 670 milar TL’nin üzerinde. Bu sene EYT’nin finansman maliyeti dahil 724 milyar TL. Biz 37-38-39-40’lı yaşlarda vatandaşlarımızı emekli etmeseydik… Bütçeden bu ödemeleri yapmak zorundayız, bunu da borçlanmak zorundayız. EYT’yi meydanlarda muhalefet pohpohladı.

    Alım gücü düşmüyor çünkü enflasyon yavaşlayacak. Türkiye bu dengesizlikleri giderdikçe alım gücü artacak. Ancak kolay değil. Kolay olsaydı 80’li, 90’lı yıllarda düşürürlerdi. 2000’li yıllarda Ak Parti hükümetleri bunu yaşardı. Şimdi sabırla bunu yeniden düşüreceğiz. Şirketlerimiz daha ucuza borçlanacak, vatandaşımızın alım gücü artacak ancak bütün kesimlerin bir süre sabır göstermesi lazım. Küresel finansal koşullar elverişli hale gelecek. 2025’ten itibaren dünyada faiz indirimleri gelecek. Bu da dış kaynak konusunda elimizi güçlendirecek.

    “TARTIŞILAN PAKET BİZİM SÜZGEÇİMİZDEN GEÇMİŞ BİR PAKET DEĞİL”

    Piyasada üzerine tartışılan paket, kapsam itibarıyla bizim süzgecimizden geçmiş bir paket değildi.

    Bütün gelen önerilerin bir şekilde toparlandığı bir metin piyasada dolaşıyor.

    Şu anda geldiğimiz noktada bahşişin vergilindirilmesi gündemimizde hiçbir zaman olmadı. Sektörden böyle bir talep gelmiş, arkadaşlar taslağa koymuş. Ancak bizim paketimizde, çalışmamızda yok.

    Şu anda birçok kesim vergiden imtina etmeye çalışıyor. Ciddi bir kayıtdışılık var. Biz bununla mücadele ederek sonuç alacağız. Verginin tabanını büyüterek sonuç alacağız. İstisnaları kaldırarak sonuç alacağız.

    Vergide adaleti tesis edeceğiz. Çok kazanandan çok, az kazanandan az.

    “DOĞRUDAN VERGİ GELİRLERİ DÜŞÜK”

    OECD ülkelerinde toplanan tüm vergilerin milli gelire oranı %34. AB ortalaması yüzde 41’in üzerinde. Türkiye’de yüzde 20,8. En düşük vergi yüküne sahip ikinci ülkeyiz. OECD ülkeleri içerisinde.

    Dolaylı vergilerin milli gelire oranı yüzde 9,1. AB’de bu oran 13,6. Sorun, doğrudan vergi gelirleri Türkiye’de düşük. Yani şirketlerden aldığımız vergiler.

    Vatandaşımıza yeni bir vergi yükü getirmek değildir amacımız. Asgari ücreti vergiden istisna bizim hükümetimiz kıldı. Eskiden en düşük gelir vergisi dilimi yüzde 22’ydi. Bunu yüzde 15’e düşürdük. En düşük gelir vergisi oranı 35’ti bunu 40’a çıkarttı AK Parti hükümeti.

    Geçen sene gelir gelmez kurumlar vergisini yüzde 20’den 25’e çıkarttık. Dolayısıyla kopartılan yaygaralar doğru değil.

    KDV şu anda birçok gıda ürününde yüzde 1. Çiftçimizin gübresinden yeminden sıfır KDV alıyoruz. Birçok sektörde indirimli KDV oranı uyguluyoruz. Hanelerde kullanılan elektrikte KDV’yi biz indirdik. 850 bin esnafımızı tamamen vergiden muaf hale getirdik.

    Biz bu vergi paketinde yurtdışı merkezli çok uluslu şirketlerden asgari yüzde 15 kurumlar vergisi

    Yurtiçinde kurumlar vergisini çalışıyoruz. Avukatlarımızın yıllık ortalama beyan ettiği mathrah 17500 TL. Bunlar çok düşük rakamlar. Biz bunları takip edip, izah isteyeceğiz. Kayıt dışıyla mücadele edeceğiz.

    Biz şunu anlatmaya çalışıyoruz. Asgari kurumlar vergisini, asgari gelir vergisini, kayıt dışılıkla mücadele ve istisnaların kaldırılmasını konuşuyoruz.

    “KRİPTO VARLIKLARI VERGİ KAPSAMINA ALACAĞIZ”

    Kripto varlıkları vergi kapsamına alacağız.

    Belki bu pakette değil ancak bir sonraki pakette borsa kazançlarının da vergilendirilmesini çalışıyoruz.

    “İŞLETMELERDE ARTIK HASILAT TESPİTİNE GİDECEĞİZ”

    Biz işletmelerde artık hasılat tespitine gideceğiz. Kasaya oturacağız, sabahtan kapanışa kadar hasılat tespiti yapacağız. Bunu değişik günlerde, değişik aylarda tekrarlayacağız.

    Beyan bununla uyumlu değilse ‘izah’a davet edeceğiz. Bunun için de yetki talep edeceğiz.

    2023’te 454 bin firma zarar beyan etmiş. Sembolik kâr beyan edenleri de eklerseniz, kurumlar vergisine tabi şirketlerin yarısından fazlası vergiden kaçmaya, kaçınmaya çalışıyor.

    Biz şu anda Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak yapay zeka ile ilgili rapor hazırlayabilirim diyen olursa kapımız açık.

    1,2 milyon mükellefimiz zarar beyan etti. Büyük bir kısmının beyanları ile hasılatları konusunda büyük uyumsuzluklar var.

    Çok kazananları buradan uyarıyorum. Kayıt dışı çabalarının cezaları ağırlaşacak. Denetimleri sıklaştıracağız. Giderek daha çok algoritmaları ve yapay zekayı devreye alacağız.

    VERGİ PAKETİNDE NELER VAR?

    Bugünkü vergi paketinde ne var diye sorarsanız. Bizim süzgecimizden geçen, Çok uluslu şirketlerden asgari kurumlar vergisi Türkiye’de faaliyet gösteren tüm şirketlerden asgari kurumlar vergisi. Yap-işlet devret kapsamında yapılan firmaların vergi oranını kurumlar vergisinin üzerine çıkartmayı arzuluyoruz. Taslak çalışmamızda, bahşiş, moto kurye yok.

    YURT DIŞI ÇIKIŞ HARCI TARTIŞMALARI

    Yurt dışı çıkış harcı, 2001 yılına kadar 100 dolar olarak uyulanmış. Bizim hükümetlerimiz döneminde aşağı çekilmiş. Geçen sene Türkiye çok büyük bir deprem felaketi yaşadı. Biz de bunun yaralarını halen sarmaya çalışıyoruz. Geçen sene 1 trilyonun üzerinde bir kaynak harcandı. Bu sene de 1 trilyonun üzerinde bir rakam harcanacak.

    Biz bu çıkış harcını artırmayı planlıyoruz. 23 yaşına kadar bu harcın alınmaması gündemde. Sonu nasıl olur bilmiyorum. İmkanı olmayan birisi yurtdışına gidebilir mi? Biz de imkanı olandan vergi alınmasını taslağa aldık. Taslak ham bir taslak. Yurt dışı çıkış harcında taslağın son hali verilmedi

    Parti Grubumuz alacak, siyasi bir süzgeçten de geçecek bu paket. Cumhurbaşkanımız, bakanlar kurulu da inceleyecek.

    Biz geçici düzenleme peşinde değiliz. Vergide adaleti pekiştirmek, vergide uyumu artırmak amacımız.

    “CARİ HARCAMALARI YÜZDE 10 KESTİK”

    Kamuda genişleme dönemini de biz geride bırakıyoruz. Biz cari harcamaları yüzde 10 kestik. Artık net bazda kamuya eleman almayacağız, taşıt girişi olmayacak, yeni bina satın alması… Deprem nedeniyle riski olanlar tabii ki yenilenecek ancak depremi zaten istisna kıldık. Kamuda tasarrufa başladık.

    “BORSA GELİRLERİ ŞU ANKİ PAKETİN KONUSU DEĞİL”

    Sermaye kazançlarının ilave vergilendirilmesi ilave çalışma gerektiriyor. Borsa gelirleri şu andaki paketin konusu değil. Üzerinde çalışıyoruz. Hiçbir alan kayıt dışı kalmayacak. Bütün kazançlar makul düzeyde vergilendirilecek. Vergilendirilmemiş alan kalmayacak.

    “BENİM ÇİFT MAAŞ ALMAM SÖZ KONUSU DEĞİL”

    Benim çift maaş almam söz konusu değil. Ben büyük fedakarlık yaparak, ülkemi sevdiğim için bu sorumluluğu taşıyorum. Maddi ve manevi olarak büyük bir fedakarlık yaptığım çok net.

    Türkiye’de kamu iktisadi teşebbüsler var. Kamuyu temsilen bu şirketlerde görevler yapanlar var. 5 yerde de görev yapsa sadece bir yerden maaş alıyorlar. O maaşı da şimdi sınırlandıracağız. Üst limit getireceğiz. Kamu adına özel sektöre geçen bir şirkete temsil yetkiniz varsa o maaşın fazlası hazineye gelecek. Üst düzey bütün arkadaşları liyakat üzerine görevlendiriyoruz. Bu ilave çalışma demek. Ancak o ücreti sınırlandıracağız. Üst limit getireceğiz.

    Değişik araçları kullanıyoruz. Güvenlik kaygısına göre belli yerlere zırhlı araçla gidiyoruz. Türkiye’de bir terör tehdidi var. Yarın Togg’un zırhlı aracı çıkarsa tabii ki kullanırız. Ben memnunum. Ancak şu anda yok.

    Bazı kesimlere ne söyleseniz fayda etmez. Ben genelde takip etmiyorum. Bana arkadaşlar aktarıyorlar.

    Bizim bir programımız var. Biz bu programı uygulayarak ülkemizin dengelerini düzeltme çabası içerisindeyiz. Bu programı da güçlü bir şekilde uyguluyoruz ve başarılı bir şekilde ilerliyor.

    Yapıcı eleştiriler başımızın üzerine. Öyle kaliteli insanlar var ki, bazen ziyarete geldiklerinde bu eleştirlerini söylüyorlar. Bize düzeltme imkanı sunuyorlar. Biz mükemmel değiliz. Ancak eleştiri partizanca yapılıyor, kazanımlar görmezden geliniyorsa ben onlara itibar etmiyorum.

    Dedikodular üzerinden partizanca yapılan paylaşımlara harcayacak zamanımız yok. Biz güçlü bir şekilde programı uygulayacağız. Enflasyonu kalıcı şekilde düşüreceğiz.

    “HERKESE BU PROGRAMI ANLATTIK”

    Bayramın dördüncü günü Londra’a geçtim. Uluslararası yatırım bankasının dünyanın önde gelen üst düzey fon yöneticileri vardı. Onun da toplantısına katıldım. İngiltere’de Eximbank ile de bir araya geldik ve programı anlattık onlara da.

    Herkese bu programı anlattık. Türkiye’nin gelişimini anlattık. Türkiye, potansiyeli inanılmaz olan bir ülke

    Biz rasyonel politikalarla yapısal reformları bir araya getirdik ve çok güçlü bir proje ürettik.

    Başardıkça bu programa olan ilgi artıyor. Önümüzdeki dönemde, şu anda sıcak para gibi görünen para uzun vadeli enstrümanlara dönüşecek.

    60 milyar doların üzerinde uzun vadeli ve son derece düşük maliyetli kaynak getirme konusunda anlaşmalar yaptık.

    “ENFLASYON DÜŞÜNCE PROGRAM DAHA ANLAMLI HALE GELECEK”

    İlk düşüşü haziranda göreceğiz ancak esas düşüş temmuz, ağustos, eylülde olacak. Eylülde belki 40’lı rakamları göreceğiz. Enflasyon düşünce bu program daha anlamlı hale gelecek.

    Asya’ya daha çok gitmem gerekebilir önümüzdeki süreçte. İnanılmaz bir ilgi var. 1,5 gün kaldım ve aralıksız toplantılar yaptık. İnanılmaz bir ilgi var. Sadece finans sektörü temsilcileri değil şirketlerle bir araya geldik. Dijital dönüşüm, sanayi dönüşümü, konusunda nasıl ortaklıklar kurulabilir şeklinde görüşmeler gerçekleştirdik. Hikayeniz güçlü olunca işiniz çok kolay.

  • Sinan Ateş cinayeti sanıkları hakim karşısında

    Sinan Ateş cinayeti sanıkları hakim karşısında

    Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin 22 sanığın yargılanmasına başlandı.

    Çankaya ilçesi Çukurambar semtindeki Kızılırmak Mahallesi’nde, 30 Aralık 2022’de uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybeden Ateş’in ölümüyle ilgili 22 sanık, Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı.

    Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki duruşma salonunda görülecek dava, 5 gün sürecek.

    Ateş ailesinin yanı sıra siyasi parti temsilcileri de duruşmayı takip ediyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu ve Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu duruşmayı takip ederken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise davayı parti avukatlarının izleyeceğini ifade etmişti.

    ÖZEL: TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ

    CHP lideri Özel, yaptığı açıklamada, “Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş suikasti davasını Sincan’da takip ediyoruz. Adalet tecelli edene, suikast üzerindeki sis perdesi aralanana kadar bu davanın takipçisi olacağız. Yanı başında olacağız demiştik, Ayşe Hanım adalet tecelli etmiştir diyene kadar yanı başındayız…” dedi.

    MHP’NİN KATILMA TALEBİ REDDEDİLDİ

    Duruşmanın başında mahkeme başkanı, taraflara, “Herhangi bir sataşma, laf atma olmasın. Gerek sanıklar gerek müşteki tarafından. Bunlara gerek yok. Bırakın işimizi yapalım. Tahrik etmeye çalışanlar olabilir. Meseli şahsileştirmeyin. Aşağıda bir sanığımız varmış. salona gelmeden önce bazı sözleri olmuş, olabilir. Sabırlı olacaksınız, sakin olacaksınız, tahriklere kapılmayın.” uyarısında bulundu.

    Mahkeme başkanının uyarılarının ardından Çep, duruşma salonuna getirildi.

    Bu sırada, müşteki sıralarında söz alan MHP avukatları, davaya katılma talebinde bulundu. Savcı, “suçtan doğrudan zarar görmedikleri” gerekçesiyle katılma talebinin reddine karar verilmesini talep etti. Mahkeme, “MHP’nin suçtan zarar gören sıfatı bulunmadığı” gerekçesiyle katılma talebinin oy birliğiyle reddine karar verdi.

    Daha sonra, mahkeme başkanınca iddianame özetinin okunmasının ardından sanıkların savunmalarının alınmasına geçildi.

    ÖZYAĞCI: ‘REİSİ VURDUK’ DİYE BAĞIRDILAR

    Duruşmada ilk savunması alınan tutuklu sanık tetikçi Eray Özyağci, dosyanın sanıklarından Doğukan Çep’in, kendisine, “Sinan Ateş bir dava dosyası için bana söz verdi. Benden para istedi, gönderdim ama sözünü tutmadı.” dediğini öne sürdü.

    Çep’in, dolandırıldığı için öfkelendiğini söylediğini iddia eden Özyağci, “Ona, ‘Abi, sen beni biliyorsun. Sen ayarla ben ayaklarından vururum’ dedim. Daha sonra Suat Kurt’u aradım. Ona ‘Ankara’da bir hasmım var ayaklarından vuracağım yardım eder misin?’ dedim. O da kabul etti.” ifadesini kullandı.

    Ankara’ya gitmesinin ardından cinayet anında motosikleti kullanan sanık Vedat Balkaya’yla buluştuğunu söyleyen Özyağci, olay gününü şu sözlerle anlattı:

    “Vedat’a, Doğukan abinin alacak meselesi için biriyle görüşeceğimi, silah sesi duyması halinde korkmayıp beklemesini söyledim. Sonra kafeye oturup Doğukan abimden haber bekledim. Beni arayıp ‘Sinan Ateş’in yanında iki kişi var. Ayaklarından vur uzaklaş, diğerleriyle uğraşma’ dedi. Yukarıdan aşağıya üç kişinin geldiğini gördüm. Sinan Ateş’in ayaklarına sağlı, sollu ateş ettim ve sonra kaçmaya başladım. Bir kişi, hedef gözetmeksizin ateş etmeye başladı. Ben de onlara ateş ettim. Daha sonra ‘reisi vurduk, reisi vurduk’ diye bir ses duydum.”

    Özyağci, kendisini bekleyen motosiklete binerek, Çep’in daha önce kendisine gönderdiği Gölbaşı’ndaki konuma gittiklerini kaydetti.

    Araçta daha önceden tanıdığı “Mustafa Kemal” isimli kişinin olduğunu söyleyen Özyağci, araca binmesinin ardından Çep’i aradığını belirterek, “Ona, ‘Abi ben ayaklarına doğru sıktım ama ‘reisi vurduk’ diye bağırdılar. Bunda başka bir iş olmasın’ dedim. Bana, ‘Mustafa Kemal’le Gölbaşı’ndaki yere gidin, kafanıza göre iş yapmayın’ dedi. Kimin olduğunu bilmediğim bir eve gittik. Doğukan abi, 1 saat sonra yine aradı ve ‘Sinan Ateş ölmüş. Sana sadece ayaklarına sık demedim mi? dedi. Ben de adamı öldürmediğimi, ayaklarına sıktığımı söyledim. Bana kızıp telefonu kapattı. Akşam bir daha aradı ve ‘Vedat yakalandı İstanbul’a gitmeyin. Birkaç gün misafir kalın’ dedi. 4 güne yakın Gölbaşı’ndaki evde kaldık.” savunmasını yaptı.

    BOTLA YUNANİSTAN’A KAÇTI

    Sanık Eray Özyağci, cinayetten 4 gün sonra Mustafa Kemal ismindeki arkadaşının yardımıyla araç bagajında İzmir’e götürüldüğünü anlattı.

    Bir villada yaklaşık 1 ay saklandığını anlatan Özyağci, şunları söyledi:

    “Mustafa Kemal, ‘botu ayarladım, seni Edirne’den yurt dışına çıkaracağız’ dedi. Sonra beni bagaja soktular ve Edirne’ye bu şekilde gittim. Bagajdan indirdiklerinde ‘biz yoldayken deprem oldu, o yüzden yol boştu’ dedi. Beni bekleyen kişilerle botla nehre indim. Orada, bizim askerlerimiz ateş etti. Herkes panik oldu ben de direk suya atladım. Yüzerek Yunanistan’a çıktım. Birkaç saat yürümemin ardından Yunanistan askerleri yakaladı. Türk olduğumu, terörist olmadığımı söyledim. Beni kelepçeleyip dövmeye başladılar. Sonra beni botla sınır hattımıza attılar. Orada teslim oldum.”

    Daha sonra Ankara Emniyeti’ne teslim edildiğini, emniyet sorgusunun ardından savcılığa sevk edildiğini belirten Özyağci, şu iddialarda bulundu:

    “Orada üç savcıya ifade verdim. Savcı Durmuş Ali Kaya, ‘Bize hikaye anlatma. Bu işin siyasi olduğunu düşünüyoruz. Devlet Bey’den talimat aldıysan bizi uğraştırma. MHP’den iki, üç yöneticinin ismini ver seni kurtaralım. Seni içeride de dışarıda da koruyacağız. Sana insan ve araç fotoğrafları göstereceğiz. Bunları onayla yeter’ dedi. Ben bunları duyunca şok oldum. ‘Böyle iftiralara alet olmam. Beni neden böyle bir şeye alet etmeye çalışıyorsunuz? dedim. Ondan sonra iyice öfkelendi. Yanıma geldi ve fotoğraflar göstermeye başladı. Tanımadığımı söyledim. Sonra araçlar gösterdi. ‘Bunlara binmedim’ dedim. Bana, ‘Öldürülmekten korkmuyor musun?’ dedi. Ben de ‘Ölüm kalım triplerim olsa bu işi yapmazdım’ dedim. ‘Ben bu dosyanın kalemşoruyum. Her türlü müdahaleyi yapacağım. Seçimden sonra herkes görecek’ dedi. Bana gösterilen fotoğraflar ve araçları sonradan medyadan gördüm.”

    Sanık Eray Özyağci’nin savunmasının ardından çapraz sorgusuna geçildi.

    Özyağci, İstanbul’dan ayrılmadan önce sanık Çep’in wi-fi cihazı verip vermediği sorusu üzerine, “Hatırlamıyorum.” dedi.

    Olay gününden önce Ateş’in ofisinin olduğu bölgeye gittiği hatırlatılarak, adresi kimden aldığı sorulan Özyağci, “Abim bana ne diyorsa onu yaptım.” ifadesini kullandı. Sanık Özyağci, olayda kullanılan silahı nereden temin ettiğine ilişkin soruya, “Benim yıllardır tabancam var zaten, parasını verip temin etmiştim.” cevabını verdi.

    BALKAYA: BANA ‘SİLAH SESİ DUYARSAN KORKMA’ DEDİLER

    Duruşmada savunma yapan ikinci sanık, cinayette kullanılan motosikleti süren kişi olan Vedat Balkaya oldu.

    Olay tarihinden bir süre önce cezaevinden çıktığını, iş bulma konusunda zorluk çektiğini anlatan Balkaya, sanıklardan Doğukan Çep’in “uyuşturucudan uzak durması” şartıyla motor alabileceğini söylediğini, kendisine verdiği sözü tuttuğunu belirtti.

    Çep’in kendisine bir miktar para ve 2-3 tane de motosiklet ilanı attığını ifade eden Balkaya, bir süre sonra motoru aldığını, motoru aldıktan bir gün sonra sanık Çep’in kendisini aradığını anlattı. Sanık Balkaya, “Ataşehir’de buluştuk. ‘Ankara’da birinden alacağım var, Eray’ı Ankara’ya götürecek araba var ama getirecek kişi yok.’ dedi. Bunun üzerine yardım amaçlı sabah 6 suları Ankara’ya vardım.” sözlerini sarf etti.

    Sanık Vedat Balkaya, olay gününe ilişkin şunları anlattı:

    “Ayın 30’unda öğlen 12.30 sularında Eray beni uyandırdı. ‘Alacağımız olan kişi gelmiş, almaya gidiyoruz acele et’ dedi. Eray arkama bindi, beni yönlendirdi, Muhsin Yazıcıoğlu Caddesi üzerinde indirdim. Bana, ‘Silah sesi duyarsan korkma.’ dedi. Bunun üzerine Doğukan’ı aradım, bir sıkıntı olup olmadığını sordum. Bir süre orada bekledim, sonra Eray bir hışımla geldi. Eray’ın yönlendirmesiyle yaklaşık yarım saat gittikten sonra bir petrol ofisine gittik. Eray iner inmez kaskı fırlattı. ‘Benimle İstanbul’a gelmeyecek misin?’ dedim. ‘Gelmeme gerek kalmadı, sen devam et, İstanbul’da görüşürüz.’ dedi. Kendisini bekleyen arabaya bindi ve gitti.”

    “BİRİNİN ÖLDÜRÜLECEĞİNİ BİLMİYORDUM”

    Sanık Balkaya, olay tarihinden önce Ateş’i tanımadığını, öldürülmesinden de haberdar olmadığını ileri sürdü.

    Balkaya, “Bana alacak verecek meselesi dediler. Vurulma olayı deselerdi cezaevinden yeni çıkmış biri olarak asla yardım etmezdim. Doğukan’ı aradım, Eray tedirgindi, bir şey olduysa bana söyleyin dedim. Ben bu olayın aslını Kocaeli Emniyet Müdürlüğünde öğrendim. Eray’ın birini vurduğunu orada öğrendim. Beni buraya kandırarak getirdiler. Ben Sinan Ateş’i tanımıyorum, sosyal statüsünü bilmiyorum. Burada birinin vurulacağını, öldürüleceğini bilmiyordum.” savunmasını yaptı.

    Sanık Balkaya, suçsuz olduğunu iddia ederek, tahliye ve beraat talebinde bulundu.

    ÇEP İTİRAF ETTİ

    Sinan Ateş cinayetini azmettirdiğini iddia eden sanık Doğukan Çep, “Cinayeti ben azmettirdim” ifadelerini kullandı.

    Çep ifadesinde, “Bir gün sabah namazını kılarken Ateş’le yan yana namaz kıldık. 2013’te dosyam vardı, ceza aldım. Ateş’e ‘bana yardımcı olabilir misin?’ dedim. Ateş de ‘ne demek yardımcı olurum’ dedi. 2020 yılında telefon çaldı. ‘Kanalı buldum dosyayı halledecekler, 1 milyon lira istiyorlar’ dedi. Ben o kadar bulamam abi dedim. ‘200 bin peşinat verelim geri kalanı hallederiz’ dedi. Parayı verdim ayrıldık. 2021 yılında tekrar telefonum çaldı. ‘Kardeşim 200 bin lira daha lazım aynı kişiler değil, farklı kişilere vereceğiz’ dedi. Borç harç hallettim verdim. ‘İş uzun sürebilir ama hallolacak’ dedi. 2022 yılında artık sona yaklaştık. ‘Paranın tamamını vermen lazım Ankara’ya gelebilir misin?’ dedi, Ankara’ya geldim. Parayı verdim. Aralık ayı başlarında aradım. ‘Haber bekliyorum ben de’ dedi. ‘Abi hani sonuna gelmiştik’ dedim. Daha sonra tekrar aradım, açmadı. Paraya el koydu diye düşündüm. Bende bunu ayaklarından vuracağım dedim. Ben öldürmeye gönderseydim öldürmeye gönderdim derdim. Ben gerçekten ayaklarından vurdurmak istedim. Bir baktım ölmüş, istemediğim bir şeydi üzüldüm” ifadelerini kullandı.

    Sanık Doğukan Çep, beyanına “Suikast yapmaya gelen adam ayaklarına sıkmaz, gelir arkasından, sırtından atarım. Kimse de görmez” diye ekledi. Çep ayrıca maktul Ateş’in gövdesine isabet eden kurşunun Selman Bozkurt’un silahından çıktığını iddia ederek, araştırılmasını mahkemeden talep etti.

    Duruşmaya 1 saat ara verildi.

    ÖZEL: PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Sinan Ateş cinayeti davasına ilişkin, “Bu işin peşini bırakmayacağız. Bütün hukuki süreci takip edeceğiz. Dava görüldüğü müddetçe CHPden en az iki genel başkan yardımcısı, hukukçu milletvekilleri, davayı takip edecekler. Ben de fırsat buldukça bu davayı takip edeceğim.” dedi.

    Özel, Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateşin öldürülmesine ilişkin 22 sanığın yargılandığı davayı takip etmek üzere Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesine geldi.

    Duruşma salonunda davayı takip etmesinin ardından çıkışta gazetecilere açıklamalarda bulunan Özel, bu davanın sadece alelade bir cinayet olmadığını belirterek, “Ankarada, hepimizin göz önünde bir cinayet işlenmiştir. Bu cinayetin tetikçisi bellidir. Azmettirenlerin az meşhur olanları bellidir. Cinayete katkı verenler, yardım edenler, yataklık edenler, getirenler, götürenler, bellidir. İddianame, tam işin gitmesi gereken tarafa gittiği yerde kesilmiştir. Yarım, güdük, natamam bir iddianame ile görülmekte olan bir davayla karşı karşıyayız.” diye konuştu.

    CHPnin önceki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, çeşitli siyasi partilerin genel başkanları, üst düzey temsilcileri ile birlikte bu davayı izlemek üzere geldiklerini ifade eden Özel, Sinan Ateşin eşi Ayşe Ateşin yanında oturduklarını anlattı.

    “BÜTÜN HUKUKİ SÜRECİ TAKİP EDECEĞİZ”

    Ayşe Ateş ve evlatlarının “adalete ulaştık” diyene kadar yanlarında durmaya devam edeceklerini bildiren Özel, şu ifadeleri kullandı:

    “Ama çok belli ki, çok görünüyor ki, hatta ilk ifadelerden itibaren, ilk başta verilen bütün ifadeler, Yanlış söylemişim, Onu söylediğimi hatırlamıyorum, Bunu söyledim, doğru yazmamışlar, Çarpıtmışlar gibi kendilerine bugün verilen yeni vazifeyi yerine getirmeye çalışan bir tetikçi ve bir azmettirici ile birlikteydik. Ettiği telefonları, aldığı talimatları, verilen konumları hatırlamayan, görüştüğü kişileri hatırlamayan ama birilerinin bağlantısını ortadan kaldırmak için yeni şeyler hatırlayan bir tetikçi ve bir azmettirici gördük.”

    Azmettiricilerle bağı ortadan kaldırmak için üst düzey bir çaba gördüklerini söyleyen Özel, “Ama bunu herkes görüyor, herkesin gözünün önünde gerçekleşiyor. Bu işin peşini bırakmayacağız. Bütün hukuki süreci takip edeceğiz. Dava görüldüğü müddetçe CHPden en az iki genel başkan yardımcısı, hukukçu milletvekilleri, davayı takip edecekler. Ben de fırsat buldukça bu davayı takip edeceğim.” dedi.

    Sinan Ateşin ailesine olan sorumlulukları ve cinayetin sorumlularının serbest bırakılmaması için davaya olan ilgilerini azaltmayacaklarını aktaran Özel, cinayetin üzerine sis perdesi indirmek isteyenlerin korunup, kollandığını savundu.

    “GÜNÜ GELDİĞİNDE KİMSE KRAL ÇIPLAK DEMİYORSA BİZ DİYECEĞİZ”

    Polisin görevini yaptığını ama iddianamede adı geçmesi gereken kişilerin adının geçmediğini söyleyen Özel, “Bütün arabaların plakaları var, bir arabanın yok. Sadece markası var. Sonra onun içinden hangi genel başkan iniyor? O aracı ona kim tahsis etmiş? Bütün Türkiye biliyor, bir tek iddianameyi yazanlarla kabul edenler bilmiyor.” ifadesini kullandı.

    Cinayete sis inmesine ve üzerinin örtülmesine seyirci kalmayacaklarını dile getiren Özel, “Günü geldiğinde kimse Kral çıplak demiyorsa biz diyeceğiz. O iki kız evladın, gözü yaşlı eşin, annenin, babanın, kardeşlerin ve Türkiyede siyaset yapan ve siyasi duruşundan dolayı endişe duyan kimsenin Ya benim de sonum Sinan ateş gibi olur deyip korkmasına izin vermeyeceğiz.” diye konuştu.

    Özel, korkmayanları, sinmeyenleri, sessiz kalmayanları temsil ettiklerini belirterek, şöyle devam etti:

    “Bu işe karışan kim varsa çeksin cezasını deseler, partilerini de rahatlatacaklar, kendileri de rahatlayacaklar, hareketlerini de rahatlatacaklar. Cinayete karışan kim varsa çeksin cezasını deseler, ittifaklarını da rahatlatacaklar ama bırakın rahatlatmayı, Türkiyeyi siste boğmaya çalışıyorlar. Bundan sonrası için gözdağı vermeye çalışıyorlar. Buna sessiz kalınmayacağız, herkes bundan emin olsun. Ne yapmaya çalışırlarsa çalışsınlar, bu meseleyi Efendim Sinan Ateşten alacağımız vereceğimiz vardı da, Korkutmaya gittik de, Biz bize organize olduk da, Bilmem ne yaptık da, O telefon nereden geldi bilmem, Bunu niye aradım bilmem, Konumu kim yolladı bilmem… Bu kadar ucuz değil, bu kadar kolay değil.”

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, davayı seyirci kısmında değil, Ateş ailesinin yanında takip ettiklerini söyleyerek, mağdurun ve adaletin yanında olduklarını kaydetti.

    “BURADAN DOĞRU BİR SONUÇ ÇIKMAYACAK”

    Davayı takip eden Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce de gazetecilere yaptığı açıklamada, şunları söyledi:

    “Bu ülkenin mahkemeleri adalet dağıtmadığı sürece, yargısı, eşit, adil, etkin olmadığı sürece ne ekonomisi düzelir ne eğitimi düzelir ne tarımı düzelir. Ben burada gördüm ki, buradan doğru bir sonuç çıkmayacak. Bu ülkenin yargısını düzeltmeden, bu ülkenin yargısını adalet dağıtır konuma getirmeden, ekonomisini, sokaklarını düzeltmek mümkün değildir.”

    MUHARREM İNCE: HİÇBİRİMİZİN BU ÜLKEDE YAŞAMA GARANTİSİ YOK

    Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce de bir süre duruşmayı izledikten sonra açıklama yaptı. İnce, “Bu ülkenin sokaklarında, bu ülkenin dağında, bayırında, başkentinde rahatça yürüyebilir miyiz, yaşamamız garanti mi, normal yaşayabilir miyiz, diye merak ediyordum hep. Bugün gördüm ki, hiçbirimizin bu ülkede yaşama garantisi yok. Tesadüfen yaşıyoruz. Bir ülkenin başkentinde bir Ülkücü kardeşimiz katlediliyorsa ve mahkeme de bir tiyatro salonu gibiyse muhalif olanlara neler olmaz. Bu ülkede muhalif olanlara, solculara, Alevilere, Kürtlere azınlıklara neler olmaz? Doğrusu çok merak ediyorum; bu ülkenin mahkemeleri adalet dağıtmadığı sürece; yargısı eşit, adil, etkin olmadığı sürece ne ekonomisi düzelir, ne eğitimi düzelir, ne tarımı düzelir. Ben burada gördüm ki, buradan doğru bir sonuç çıkmayacak. Bu ülkenin yargısını düzeltmeden, bu ülkenin yargısını adalet dağıtır konuma getirmeden ekonomisini, mutluluğunu, sokaklarını düzeltmek mümkün değildir. Yine de umudumu yitirmek istemiyorum, yine de adalete güvenmek istiyorum ama gördüğüm ilk görüntüler umutlarımı yitirmeme yol açtı” dedi.

    17 ŞÜPHELİNİN DOSYASI AYRILDI

    Sinan Ateş cinayetine ilişkin hakkında işlem yapılan toplam 39 kişiden, haklarında yurt dışına çıkış yasağı getirilen diğer 17’si hakkındaki soruşturma, ayrı dosya üzerinden sürüyor.

    Arkadaşı Selman Bozkurt ile 30 Aralık 2022’de Çankaya ilçesi Kızılırmak Mahallesi’nde bir binadan çıktığı sırada motosikletli 2 kişinin silahlı saldırısına uğrayan ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybeden Ateş ile ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianame, mayıs ayında mahkemece kabul edilmişti.

    Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş ve olay sırasında beraberindeki Selman Bozkurt’un “müşteki” sıfatıyla yer aldığı 22 sanıklı iddianamede, “müşterek fail” olarak yer alan sanıklar tetikçi Eray Özyağci, Vedat Balkaya ve Suat Kurt’un “tasarlayarak kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet, müşteki Selman Bozkurt’a yönelik “tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs” suçundan 13’er yıldan 20’şer yıla kadar hapis, Doğukan Çep ve Tolgahan Demirbaş’ın ise cinayete azmettirmekten ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları talep edildi.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan kayseri açıklaması

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan kayseri açıklaması

    Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Yerel Yönetimler İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda açıklamalarda bulundu. Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

    “Burada bulunan tüm belediye başkanlarımıza teşekkür ediyorum. İnşallah bundan sonra farklı toplantılarla da sık sık bir araya geleceğiz. Bundan tam 30 yıl önce millete hizmet mücadelemize yerelden başladık. Politikalarımızı önce belediyelerdeki uygulamalarla ortaya koyduk. Kendimizi önce belediyelerle ispat ettik.

    “SİYASİ RAKİPLERİMİZE KOÇLUK YAPIYORUZ”

    AK Parti’nin en büyük referans kaynağı yerel yönetimlerdir. AK Parti birikimi ile referanslarıyla sadece Türkiye’nin değil tüm dünyanın en yetkin en donanımlı siyasi hareketidir. Rakiplerimiz bile bizi taklit etmeye bizden kopya çekmeye başladı. Bir nevi siyasi rakiplerimize koçluk yapıyoruz. Dünya değişirken bizim de değişime daha hızlı adapte olmamız gereken başlıklar vardır.

    “HATAYI DA KUSURU DA KENDİMİZDE ARIYORUZ”

    Son seçimlerde muhalefet tamamen ucuz popülizme dayalı bir kampanya yürüttü. Deprem riski gibi sorunlar için ortaya hiçbir somut çözüm koymadılar. Son seçimde muhalefet ekonomideki sıkıntıları da istismar etti. 31 Mart seçimlerinde Cumhur İttifakı yüzde 40.5 oy oranına ulaşmıştır. Çok boyutlu olarak muhasebemizi yaptık ve yapıyoruz. Hatayı da kusuru da kendimizde arıyoruz. Bu hassas süreci bir kuyumcu titizliğiyle gerçekleştireceğiz. Tüm kademelerde gereken adımları atmayı kararlılıkla sürdüreceğiz.

    “MUHALEFET VAAT YAĞMURUNUN SONUNA GELDİ”

    Seçimler bitince muhalefet vaat yağmurunun da sonuna geldi. Ucuzlatacağız dediler ama kendi partilileri bile isyan etmeye başladı. Belediye binalarını, LGBT paçavralarıyla donatmak dışında herhangi bir icraatları olmadı. Muhalefetin siyaset anlayışında köklü bir değişim yaşanmazsa korkarım önümüzdeki 5 yıl boyunca benzer hadiselere yeniden şahitlik edeceğiz.

    “28 ŞUBAT’I ANIMSATAN UYGULAMALAR DEVREYE ALINMAK İSTENİYOR”

    Muhalefet içindeki radikal unsurların da kışkırtmasıyla 28 Şubat dönemini anımsatan uygulamalar yeniden devreye alınmak isteniyor. Buna müsaade edilmemeli. Muhalefetin aklıselim sahibi aktörlerinden, eski Türkiye’nin kötü hatıralarını tekrar canlandıran sahnelerin önüne geçilmesi noktasında çaba bekliyoruz.

    KAYSERİ’DEKİ GERGİN GECE

    Dün Kayseri’de küçük bir grubun yol açtığı müessif olayların sebeplerinden biri, muhalefetin zehirli söylemleridir. Siyasi kazanım uğruna nefret siyasetine tevessül edilmesini acizlik olarak görüyoruz. Toplumda yabancı düşmanlığı ve sığınmacı nefretini körükleyerek hiçbir yere varılamaz. Vandallıkla sokakları ateşe vermek kabul edilemez.

    SOKAK HAYVANLARI DÜZENLEMESİ

    “Milletimizi bizar eden başıboş köpek sorunu olmak üzere, şu an ülkemizin gündeminde olan meseleleri kati bir çözüme kavuşturacağız. Son rötuşlarını yaptığımız düzenlemenin yasalaşmasıyla yerel yönetimlere büyük sorumluluk düşecek. Biz de gereken desteği sağlayacağız.”