Çocuklarda bilimsel bilgiye ulaşma

Çocuklarda bilimsel bilgiye ulaşma

Gizem ÇOBAN

Bilginin dışsal dünyaya ait bir realite olması, bilimle sürekli olması ve toplumsal boyutlarının olması, onu toplumsal pratiğin kayda değer bir dinamiği haline getirmektedir.

Bilginin insan hayatını etkileme sürecinde olumlu ya da negatif sayılabilecek sonuçlar doğurabileceği gerçeği unutulmamalıdır. Bilginin minik yaşlardan aşılanmasının yanına, bilginin dürüst amaçlar için kullanılması ve yığınla bilgi içinde dürüst bilgiye ulaşılması kayda değer bir hüner haline gelmiştir.

Bunun yanında öğrenmenin bir işlem olduğu ve yaşam boyu devam ettiği bilinmektedir. Piaget, çocukluk döneminde edinilen kavramları “kendiliğinden artan kavramlar” ve “kendiliğinden gelişmeyen kavramlar” olarak sınıflandırmaktadır. Çocukların gelişim düzeylerine uygun olarak bilinçsiz bir biçimde, herhangi bir plan yapmadan ve eğitim görmeden geliştirdikleri kavramlar kendiliğinden büyüyen kavramlar olarak ifade edilmektedir. Çocukların bir yetişkinin rehberliğinde, eğitim sürecinden geçirilmesi sonucunda geliştirmiş oldukları kavramlar ise kendiliğinden gelişmeyen kavramlar biçiminde tanımlanmaktadır. Vygotsky, kendiliğinden çoğalan kavramları, çocuğun kişisel yaşantıları sonucunda ve bilinçli bir işlem görmeden öğrenilen gündelik kavramlar biçiminde betimlemektedir.

Bilginin öğretilmesi ile ilgili eğitim bilimciler farklı alanlara yönlendirilmiş yöntemler geliştirmiştir. Bunlardan en önemlisi probleme dayalı öğrenmedir. PDÖ’ nün esas eğitim gerecini, gerçek yaşamla ahenkli sorunların yer aldığı “kurgulanmış vaka” diye adlandıracağımız “senaryolar” oluşturur. Senaryolar, öğrenme süreci içerisinde belirlenen hedeflere ulaşmada yol gösterici ve yönlendirici araçlardır. Senaryolarla öğrenciler, değişik problemlerle karşılaşırlar ve bu problemi çözmek için çoklu yollar üretirler ve sürekli öğrenmeye hevesli olurlar. Öğrenciler önceki bilgi ve deneyimlerini kullanarak ve yeni bilgilere ulaşarak senaryodaki özel problemlere mümkün cevaplar oluştururlar (Peterson ve Treaguest, 1998).

PROBLEME DAYALI ÖĞRENME

Probleme dayalı öğrenme çocuğu öğrenme ortamının içine alarak anılar biriktirerek öğrenmesine katkı maddesi sağlar. Yaparak yaşayarak öğrenmede daha çok sayıda duyu organının öğretim sürecine katılması laf konusudur. Yaşantılarda daha çok duyu organının yer alması eğitim sürecini olumlu yönde etkiler ve öğrenilenleri daha kalıcı hale getirir (Arslan, 2007). Ayrıca yaparak yaşayarak öğrenmede öğrenciler tamamen sürecin bir parçası olacaklarından nedeniyle öğrenmelerini daha da içselleştirecektir.

Schank’e (1995) göre öğrenmeyi kolaylaştırmanın bir yolu da yaparak öğrenmektir ve tüm eğitim süreçlerinin hakiki hayatta olduğu gibi gözükmesine, hissedilmesine ve yapılmasına ihtiyaç vardır.

Çocukların bilgiye ulaşması ve bilgiyi içten yerde, içten zamanda ve gerektiği dek kullanabilmesi artık 21.yy becerileri içinde en önemlisidir. Biz yetişkinler, ebeveynler ve öğretmenler bu işin takipçisi olmalıyız.

Yorum yapın

SMM Panel PDF Kitap indir